Kanatlar (Wings)

Özet

Kanatlar, yapımcılığını Lucien Hubbard’ın üstlendiği, yönetmenliğini William A. Wellman’ın yaptığı, Paramount Pictures tarafından yayınlanan ve başrollerinde Clara Bow, Charles Rogers ve Richard Arlen’in yer aldığı, I. Dünya Savaşı sırasında geçen 1927 ve 1929 yapımı Amerikan sessiz savaş filmidir. En İyi Film dalında ilk Akademi Ödülü’nü kazandı. Gary Cooper, Hollywood’daki kariyerinin başlamasına yardımcı olan küçük bir rolde yer alır.

Romantik bir aksiyon-savaş filmi olan film, John Monk Saunders’ın öyküsünden senaristler Hope Loring ve Louis D. Lighton tarafından Paramount’un o dönemdeki en büyük yıldızı olan Bow’a uygun olacak şekilde yeniden yazıldı. Richard Arlen ve John Monk Saunders’ın da savaşta askeri havacı olarak görev yapmış olmalarına rağmen, o dönemde Hollywood’da Birinci Dünya Savaşı’nda savaş pilotu deneyimi olan tek yönetmen olduğu için Wellman işe alındı. Film 7 Eylül 1926 ile 7 Nisan 1927 tarihleri arasında San Antonio’daki Kelly Field’da 2 milyon dolarlık bir bütçeyle (2021’de 30,61 milyon dolara denk geliyor) yerinde çekildi. Çekimlerde yüzlerce figüran ve 300 kadar pilot görev aldı; bunların arasında çekimler için getirilen ve yardım ve denetim sağlayan Birleşik Devletler Ordusu Hava Kuvvetleri pilotları ve uçakları da vardı. Wellman, Saint-Mihiel Savaşı sahneleri için on gün boyunca yaklaşık 3.500 piyadeyle, prodüksiyon için yerinde yapılan bir savaş alanında kapsamlı bir prova yaptı. Hava koşullarındaki gecikmeler nedeniyle oyuncular ve ekip çekimler sırasında çok fazla boş zamana sahip olsa da, çekim koşulları yoğundu ve Wellman filmi denetlemek için getirilen askeri yetkililerle sık sık çatışıyordu.

Konu

Kanatlar, 1927 yılında çevrilmiş Amerikan yapımı bir sessiz filmdir. İlk defa düzenlenen Akademi Ödüllerinde En İyi Film Akademi Ödülü’nü kazanmıştır. Gary Cooper’ın bir yıldız olmasına yardımcı olmuş bir filmdir…

Jack Powell ve David Armstrong aynı küçük Amerikan kasabasında yaşayan iki rakiptir ve ikisi de güzel Sylvia Lewis’in ilgisini çekmek için yarışmaktadır. Jack, “komşu kızı” Mary Preston’ın kendisine umutsuzca aşık olduğunu fark edemez. İki genç adam da Ordu Hava Servisi’nde savaş pilotu olmak için askere yazılır. Eğitim kampına gittiklerinde Jack yanlışlıkla Sylvia’nın kendisini tercih ettiğini düşünür. Aslında Sylvia David’i tercih etmektedir ve duygularını ona belli eder, ancak Jack’in sevgisini geri çevirmeyecek kadar iyi kalplidir.

Jack ve David birlikte konaklamaktadır. Çadır arkadaşları Harbiyeli White’tır, ancak tanışıklıkları çok kısa sürer; White aynı gün bir hava kazasında ölür. Yılmayan iki adam, düşmanlıktan en iyi arkadaşlığa geçtikleri zorlu bir eğitim dönemine katlanırlar. Mezun olduktan sonra, İmparatorluk Almanya’sına karşı savaşmak üzere Fransa’ya gönderilirler.

Mary ambulans şoförü olarak savaşa katılır. Daha sonra Jack’in “Kayan Yıldız” olarak bilinen bir as olduğunu öğrenir ve Paris’te izindeyken onunla karşılaşır. Onu bulur ama adam onu tanıyamayacak kadar sarhoştur. Onu yatağa yatırır, ancak aynı odada masum bir şekilde ödünç aldığı elbisesini üniformasıyla değiştirirken iki askeri polis içeri dalınca istifa etmek ve Amerika Birleşik Devletleri’ne dönmek zorunda kalır.

Hikâyenin doruk noktası, destansı Saint-Mihiel Savaşı’dır. David vurulur ve öldüğü sanılır. Ancak inişten sağ kurtulur, bir Alman çift kanatlı uçağını çalar ve Müttefik hatlarına doğru yola çıkar. Trajik bir şanssızlık eseri, Jack düşman uçağını görür ve arkadaşının intikamını almak için bir saldırı başlatır. Uçağı düşürmeyi başarır ve zaferinin bir hatırasını almak için iniş yapar. David’in uçağının düştüğü arazinin sahibi, Jack’i ölmekte olan adamın yanına gelmeye çağırır. Jack bunu kabul eder ve ne yaptığını anladığında çılgına döner. David onu teselli eder ve ölmeden önce yoldaşını affeder.

Savaşın sonunda Jack eve döndüğünde kahraman gibi karşılanır. Arkadaşının eşyalarını iade etmek için David’in kederli ailesini ziyaret eder. Ziyaret sırasında David’in ölümüne neden olduğu için onlardan af diler. Bayan Armstrong oğlunun ölümünden Jack’in değil, savaşın sorumlu olduğunu söyler. Daha sonra Jack, Mary ile yeniden bir araya gelir ve onu sevdiğini fark eder.