Kaçak (The Fugitive)

Hikaye, haksız yere karısını öldürmekle suçlanan bir adam ile onu kurnaz bir gaddarlıkla takip eden bir hukuk memuru arasındaki bir kedi-fare oyununu konu alıyor. Bu, elbette Hitchcock’un en sevdiği temaydı, haksız yere suçlanan masum adamın evrensel korkusuna değiniyordu. Adam, Chicago’lu saygın bir cerrah olan Dr. Richard Kimble’dır, bir gece eve döndüğünde karısını bir boğuşmadan sonra kaçan tek kollu bir adam tarafından ölümcül şekilde dövülmüş halde bulur. Tüm kanıtlar Kimble’ın suçluluğuna işaret ediyor ve davetsiz misafirle ilgili hikayesi, bir mahkeme salonu sahnesinde o kadar aceleci ve kesin bir şekilde göz ardı ediliyor ki, filmin çoğu gibi, yalnızca bir kabus düzeyinde işlerken gerçekçi görünüyor. Kimble ölüm cezasına çarptırılır, ancak hapishane otobüsü ile bir trenin çarpışması sırasında kaçar. Çarpışma sekansı, gördüklerim kadar iddialı ve heyecan verici, Kimble bir lokomotif üzerine doğru gelirken canını kurtarmak için kaçıyor.

Şimdilik özgür, ancak düşmanca taşların, buzlu suyun ve çorak ağaçların olduğu soğuk bir kış manzarasında izole edilmiş olan Kimble, bir ABD mareşal yardımcısı tarafından yönetilen bir insan avında takip ediliyor. Özgür kalabilmesi, hatta masumiyetini kanıtlama girişimlerinin peşinden koşabilmesi inanılmaz görünüyor, ama gerilimini bir an bile gevşetmeyen bir filmde bunu yapıyor. Bu, ana ölçekte saf film yapımıdır.