Cazibe Hanım’ın Gündüz Düşleri

İrfan Tözüm’ün yönetmenliğini yaptığı film 1992 yılında vizyona girmiş ve oyuncu kadrosunda Hale Soygazi, Uğur Polat ve Macit Koper yer almıştır. Filmin hikâyesi kadının toplum içerisindeki konumundan yola çıkarak bastırılmış duygularının etkilerini ortaya çıkarmasıdır.  35 yaşını aşmış cazibe yaşlı annesi ve alkolik olan dayısı ile birlikte aynı evde yaşamaktadır. Cazibe yaşına rağmen annesinin kontrolü dışında yaşama özgürlüğü olabilen bir kadın değildir.

 Babasının ölümü cazibenin annesinin cinselliğe olan bakış açısını değiştirmiştir. Ölen kocası onun cinsellik konusundaki son tecrübesi olmuştu. Bu yüzden bu konu onun için hassasiyet gerektiren bir konu haline gelmiş aynı titizliği kızı cazibe üzerinde de uygulamaya başlamıştır.  Annesi, Cazibe’nin sokağa çıktığında kötü insanlar tarafından tecavüze uğrayabileceği endişesi taşımaktadır. Annesinin sürekli olarak cinsellik hakkındaki korkutucu söylemleri cazibe için cinselliğinde korkunç ve bastırılmış bir durum olmasına neden olmuştur.

Annesine karşı tepkili bir duruş sergileyemeyen cazibe yaşlı annesinin küçük bir kızı olarak yaşamaya devam etmişti. Cazibe’nin günlük hayatında yaşayamadığı bu duygularını yaşadıkları gösterişli konağın böcek dolu karanlık odasında hayallerinde yaşamaya çalışıyordu. Hayatında babası haricinde konuşabildiği tek erkek olan okul arkadaşı Kürşat’ı hayal eder cinsellik dürtülerini ortaya çıkarırdı. Düşlerinde Kürşat çıplak bir halde cazibe ile yakınlaşmak için çaba harcar ancak Cazibe’nin kendisinin de istemesine rağmen buna engel olurdu. Yaşamak istediği duygular etkilendiği toplum sayesinde düşlerinde bile gerçekleşmez hale gelmişti.

Polislerden kaçan Kürşat saklanmak için Cazibe’nin yaşadığı konağa gelir. Kürşat ve cazibe o gece birlikte olmuş, cazibe cinsellik konusunda yıllardır kırmızıçizgiyle çizilen yasakları ortadan kaldırmıştır, ancak bu onun içinden çıkılması zor bir duruma sokar çünkü yaşadığı olayın gerçek mi yoksa her zamanki düşlerimi olduğunu ayırt edemez. Gece yaşanılan olaya şahit tek kişi dayısı sabah uyandığında kapının önünde ölmüş vaziyette durmaktadır. Cazibe bu durumun gerçek olduğunun farkındadır ancak dün geceki şüpheleri gerçek olmaması yönünde devam etmektedir. Cazibe gerçeğin farkında olmaya başlar ve karnında bir bebek taşımaktadır.

   Dayısının ölümünden kendisini suçlamaya başlar, kürşat ile yaşadığı gecenin bir cezası olarak bu sonuçla karşılaştığını düşünür. Dayısının ölümünden sonra evin ekonomik sıkıntıları başlar ve Cazibe’nin kafasında yaşadığı suçluluk duygusu günden günde artarak devam eder.