Persona

Ingmar Bergman’ın imzasını taşıyan film kendisinin geçirdiği bir hastalıktan esinlenmiş ve birçok yönetmenin de kendisinden ilham almasını sağlayacak bir baş yapıt olmuştur. Bergman, sürekli olarak baş dönmesi yaşar ve yatağa mahkum olur. O sıralar pencereden baktığında gördüğü hemşire-hasta ilişkisi Persona’ya ilham kaynağı olmuştur.

Persona, döneminin popüler oyuncularından biri olan Elisabeth’in yaşadığı bir olaylar başlar. Elisabeth, sahnelediği bir oyun esnasında aniden sessizliğe bürünür. İnsanların şaşkın bakışları devam ederken Elisabeth sessizliği sürdürür. Çevredekiler ellerinden geleni yaparlar fakat yine çıt çıkmaz ve ünlü oyuncu hastaneye götürülür. Ancak bu sessizliğin fiziksel bir rahatsızlık sonucu değil Elisabeth’in psikolojik sorunlarıyla alakalı olduğuna karar verilir. Doktorun bir tavsiyesi üzerine hemşire Alma ile birlikte izole bir bölgede bulunan yazlığa gönderilmesi tavsiye edilir. Ancak bu tavsiyede işe yaramaz. Elisabeth’in suskunluğu hemşire Alma’nın daha çok konuşmasına yol açmıştır. Alma, onunla arkadaşlık yapmaya çalışırken istemedenvde olsa kendi sırlarını anlatmaya başladığını fark eder.

Elisabeth, onunla aynı fikirde değildir. Hemşirenin bunu suçluluk duygusuyla yaptığını düşünür. Alma’nın okuduğu bir mektup kendisi için bir değişim yaratmış, Elisabeth’i konuşması için zorlamaya başlamıştır. Zaman ilerlerken Alma kendiyle yüzleşmeye başlar ve gerçek kimliğini kaybeder. Yazlığa Elisabeth’in kocası gelir ancak Alma’yla olan yakınlığı ünlü oyuncu tarafından uzaktan izlenir. Aslında Alma ve Elisabeth birbirlerine ayna tutmuş, kaybettikleri kimliklerini hatırlamalarına yardımcı olmuştur.

Elisabeth’in göz önünde olmaya alışık bir oyuncu olması kendisinde bir maske oluşturmuş bastırdığı duyguları unutmasını sağlamıştır. Anne olmak istediği için değil, ünlü bir oyuncunun çocuğu olması gerektiği düşüncesiyle anne olur ve çocuğuyla hiç bir zaman gerçek bir ilişki kuramaz. Filmin önceli sahnelerinden birinde iki kadının yüzü aynı kareye sığdırılır ve burada ikisinin birbirini tamamladığı yada ikisinin de aynı karaktere sahip olduğu izleyicinin yorumuna bırakılır.

Zaman geçtikçe birbirlerinin benzerleri olduğunu düşünürler ancak Alma Elisabeth gibi olmadığını kendisine ispatlamak ister. Alma bileğini kanatır, Elisabeth bu kanı içer böylece onun etkisi altından kurtulduğunu göstermektedir. Ünlü oyuncu tekrar narsist kişiliğini kolaylıkla sergileyebileceği sahnelere geri döner. Alma ise ait olduğu kostümü giyip hastaneye geri döner.