Gülün Adı

Hem Avrupa hem de dünya rönesansa çok geç ulaştı. Dinlerin gölgesinde kalan ülkeler kendilerini gelişime her zaman kapadı. Egemen kilisenin bilmi bilerek engellemesi, insan oğlunun uzun yıllar boyunca cehalet içersin de kalmasına neden oldu. Umberto Eco’nun gösterge biliminden anlam bilimine kadar uzanan gotik polisiye romanı Gülün Adı, 1986 yılında beyaz perdeye konuk oldu. Bilginin neden ve nasıl saklandığını ortaya çıkaran bu yapıt, tam anlamıyla sanatın gücünü ortaya çıkarmıştır.

Bilgiye ulaşmanın lükslüğü

Oysa hepimizin bildiği gibi tarih kitapları kendinden sonra gelen yüzyıla yaşanan dönemi belkide bu şekilde özetleyecektir. İşte bu da bize bilgye ulaşmanı kolaylığını sunacaktır. Bugün baktığımız zaman bilgiye ulaşma hızı önceki yıllara göre çok ama çok kolay. Bu da bizlere sunulan en büyük lüks olarak sunuluyor.

Gülün Adı filminin konusu

Fransiskernlerin lideeri olan Cesena’lı Michalle’nin , İsa’nın ve Havarileri’nin yoksul olduğunu, fakir bir hayat sürmenin gerektiğini söylemesinin arkasından, İmparator, Fransiskenlere karşı bir yakınlık hissetmiştir. Halbuki Papa XXII. loannes,bütün tezlerini yetki ve varlık üzerine gerçekleştirmiştir. İtalya’nın kuzeyinde bir manastırda, cinayet işlenmiştir.