Cinayet Günlüğü
Cinayet Günlüğü Konusu
2003 Güney Kore yapımı olan Cinayet günlüğü, yönetmenliğini Bong Joon-ho’nun yapmış olduğu bir drama filmidir. Filmin olay örgüsü 1986-1991 yılları arasında gerçekleşmiş cinayetlerin sinemaya uyarlanmasıyla oluşmuştur.
1986 yılında hiç beklenmedik bir şekilde art arda iki cinayetin işlenmesiyle başlar. Tecavüz edilip öldürüldükten sonra kırsal bir bölgede suyun içine atılan bir kadın cesedi farkedilir. Aradan bir kaç gün geçmiştir ki aynı şekilde tecavüz edilip öldürülen bir kadın cesedi daha bulunur. Bu daha önce bölgede karşılaşılan bir türden vaka değildir. Dedektif Park Doo-man’ın örnek olarak alabileceği bir dava olmadığı için karşılaşmadığı bu olayı çözümlemekte zorlanır. Polisin olay yerine geldiğinde delillere yeteri önemi göstermemesi cinayetlerin çözülmesini oldukça zorlaştırmıştır. Ayrıca delilleri inceleyecek yeterli teknolojik makinaların olmaması polis teşkilatının işini dahada zorlaştırmıştır. Bunun üzerine yeni bir dedektifin göreve verilmesiyle olayların seyri değişmeye başlar.
Dedektif Seo Tae-yoon, meslektaşının hatalarını yapmamak aynı zamanda polis teşkilatında onun gibi beceriksiz görünmemek için davaya son derece titizlikle yaklaşmaktadır. Bir süre sonra bir detay farkedilir. Tecavüz edilip öldürülen iki kadında kırmızı elbise giymiştir ve katil onları yağmurlu bir gecede pusuya yatıp beklediği ortaya çıkar. Bu delilin üzerinde yoğunlaşıldığında başka bir polis cinayetin işlendiği iki gecede radyodan aynı şarkının talep edildiğini farkeder. Dedektif Soe ipuçların üzerine gitmeye çalışırken polis farklı bir yöntem izlemektedir. Polis olay yerinde mastürbasyon yapan, akıl hastası bir çocuk ve bir kaç kişiye daha işkence uygulayarak suçunu itiraf etmeye çalışır. Şiddet kullanarak suçluyu yakalamaya çalışır. Akli dengesi bozuk olan çocuğun cinayeti işleyen kişiyi görmüş olma ihtimali üzerine durulur ancak çocuk polislerden korktuğu için uzaklaşmaya çalıştığı esnada bir arabanın altına kalarak can verir.
Dedektifin izleri onu cinayetin işlendiği günden bir kaç gün önce şehre gelen bir adama götürür. Ancak ipuçları bu konuda yetersiz kalmıştır çünkü ölen kadınlarda ve adamla aralarında somut bir etkileşim yoktur. Başka bir cinayetin işlenmesiyle DNA örnekleri alınarak teknoloji bakımından yeterli imkanların olduğu Amerika’ya gönderilir. Olumlu bir sonuç beklensede sınırların ötesinden gelen yanıtta onları çaresiz bırakır. Böylece film cinayetlerin hiç birinin aydınlatılmamasıyla sona erer.
Henüz inceleme yok.