Gel ve Gör

Kathyn’in Öyküsü kitabından uyarlanan film, 2.Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından işgal edilen Sovyet Rusya’nın bir kasabasında yaşayan Florya’nın etrafında gelişen olayları ele alır. Alman güçlerinin Rus halkı üzerinde yarattıkları ekonomik ve ruhsal değişimler sıkça izleyicinin yorumuna bırakılır.

Florya, yetişkin erkeklerin savaşa katılmış olmarını gururuna yedirememiş köyde kalan kadınlar ve çocukların arasında sonucu beklemeyecekti. Toprağa gömülü bir silah bulmuş başına geleceklerden habersiz partizanların arasına katılmıştı. Ancak geride kendisini bekleyen kız kardeşleri ve annesi vardı. Partizanların arasında geçirdiği iki yıl boyunca köylerin yağmalanmasına, hayvanlara zarar verilmesine tanıklık eder. Aradan geçen 35 yılın ardından yönetmen Elem Klimov ile tanışırlar ve birlikte bir senaryo yazarlar. Florya’nın genç ve savaş bilgisinin olmaması partizanlar tarafından suistimal edilir ve botları elinden alınır ve geride bırakılır. Florya bu sırada Glasha adında bir kızla tanışıp birlikte vakit geçirmeye başlarlar ancak bu sırada ikili kendini bir nazi saldırısının içinde bulurlar. Saldırıdan kurtulmayı başarır ancak bu kaçış ona yakıp yıkılan köylere tanık olmasına neden olur. Florya’nın yaşadıkları izleyiciyi derinden etkileyen dakikalar yaşatır. Çünkü filmi Florya’nın gözünden izlediğimiz için yaşanılan abartısız ve gerçekçi sahneler filmi unutulmaz yapan unsurlardan biri. Savaşın acımasızlığı insan hayatını ucuzlaştırmış ve Florya köyünün yok olmasını adım adım izlemek zorunda kalmıştır.